İlaç Niyetine Kahve Tüketimi

0
581

Kahvenin Şifasından Yararlanın

“İlaç Olarak Kahve Kullanılır Mı?” diye merak ediyorsanız bu yazımızla beraber merakınızı giderebilir ve aklınızda kalan tüm soru işaretlerineyanıt bulabilirsiniz.En eski kültürlerimizden bu yana büyük bir özenle taşınan ve gün geçtikçe herkeste büyük izler bırakan kahve, sağlık için de çok önemli bir yere sahip olmayı başarmıştır. Lezzeti de aynı faydaları kadar oldukça güzeldir.

Kahvenin tadından ödün vermeyen Endorfia Kahvelerini tercih ederek dünyaca ünlü kahvelerin enfes tatlarıyla tanışabilirsiniz. Her bir kahvenin kendine özgü içeriği ve tadı mevcuttur. Özel ve hassas bir üretimle gerçekleştirilen dünya kahvelerini de bu marka ile bulabilirsiniz. Hem ağzınızda şahane izler kalacak hem de kahve ile sağlık bulacaksınız.

Kahve İlaç Olarak Kullanılır mı?

Kahve çekirdekleri Avrupa’da botanikçilerin cebinden çıkıp eczanelere taşındı ve 17. Yüzyıl doktorları, kimyacıları, bitki bilimcileri ve hatta ev hanımları tarafından kullanılan ilaçlar kitabının hayati öğesi olmuştur.

Kahvenin ilaç olarak görülmesinin nedeni belki de sadece yüksek fiyatı değil, anonim bir şahsiyetin yazdığı gibi –“siyah, sert ve edepsiz, yakıcı bir likör”- güçlü lezzetiydi de. Hameopatinin kurucusu Hahnemann kesin bir dille yazıyor: “Kahve kesinlikle tıbbi bir maddedir… Hiç şüphe yok ki ilk kez tütün içen herkes tiksinti duyar. Ağzının tadı olan herkes de şekersiz kahveyi ilk deneyişinde elbette lezzetli bulmayacaktır.”

Bitkibilimci Galen’in (MS 131-200) vücut salgıları öğretisi, İslam tıbbının yanı sıra, bütün Avrupa’yı da etkisi altına almıştı. Teoriye göre dört vücut salgısı- sarı safra, kara safra, balgam ve kan- insanın dış görünüşüne yansıyordu. Salgılar fazlasıyla dengesizleşirse, hastalık meydana gelirdi. Her bir salgı iki fiziksel özellikle ilişkiliydi; soğuk, sıcak ve nemli, kuru. Besinlerin, içeceklerin ve ilaçların bu özellikleri taşıdığı düşünülür ve dengesizlikleri düzeltmek için kullanırlardı.

Hekimler ve Kahvenin Sağlığa Etkisi

Kahve hususunda her zaman olduğu gibi süregelen bir anlaşmazlık vardır. Bazı hekimler kahvenin özelliklerinin soğuk ve kuru, bazıları da sıcak ve kuru olduğunu iddia ediyorlardı. Kimileri de kahve kabuklarının özelliklerinin kahve çekirdeğinin farklı olduğunu düşünüyorlardı. Kahvenin reçete olarak yazıldığı hastalıkların çeşitliliğine baktığımız zaman yaşanan karmaşa açıkça görülebilir.

1663’te yazılan bir tür alaycı kitapçıkta, “Hekimler tarafından kendi hallerine bırakılmış insanların ve oturdukları yerlerin (kahveyle) iyileştirilmesinin” örnekleri veriliyor. Bu örneklerde, “İktidarsız Benjamin’in ve dört yıldır kısır olan karısının kahve içtikten sonra bir yıl içinde iri yarı oğulları olduğu” ve “Rotterdam’lı Anne Marine’nin üst dudağında çıkan bir nasırı kestikçe daha büyüğünün çıktığını ve en sonunda kahve içince, nasırın ağzına, oradan da tabağına düştüğü” yazar.

Daha ciddi bir kayıttaysa, meslektaşlarıyla bir araya gelen Fransız doktorun, kahvenin pek çok iyileştirici etkilerinin yanı sıra, akşamdan kalmalığa mide bulantısına iyi geldiğini, idrar akışını attırarak ödemleri engellediğini, çiçek ve gut hastalıklarına deva olduğunu belirttiği yazar. Fransız Larousse ansiklopedisinde kahvenin, yazım çizimle uğraşan kişiler, askerler, denizciler, sıcak koşullarda çalışan işçiler için gerekli olduğu yazar.

Uyarıcı Olarak Kahve

Kafein alımı sonrası başlayan etkiler uzun süre fark edilmedi. Saygı duyulan bir tıp uzmanı şöyle yazıyor: “Uykudan uyandığımda bir istiridyenin zekâsına ve hareketliliğine sahibimdir. Kahvemi içer içmez, belleğimde saklananlar, tabiri caizse dilime sıçramaya başlar; o konuşkanlık, o telaş, sıklıkla bahsedilmemesi gereken şeylerin ağzımdan çıkıvermesiyle son buluverir. Ölçülülük ve sağduyu hepten kaybolur.”

Dr. Thornton daha olumlu yaklaşıyor: “ Bir fincan kahve zihinsel ve fiziksel meleklerimizi coşturur ve güçlendirir; hem zihin hem de fizik kuvvetiyle çalışanlar için daha tazeleyici bir şey olmaz.”

Başka önemli yazarlar da kahvenin yaratıcılığı arttıran gücünden överek bahsediyorlar. Balzac, Zola, Baudelaire, Victor Hugo, Moliere ve Voltaire en ateşli kahve içicilerindendir. Voltaire ve Moliere kahvenin yavaş yavaş öldüren bir zehir olduğu düşüncesine şu şekilde karşılık verdiler: “Kahveyi elli yıldır içiyorum, gerçekten de son derece yavaş öldürmüyorsa, çok uzun zaman önce ölmüş olmam gerekirdi.”

Aşırı kahve tutkusu, dikkate değer tıbbi yorumların da yapılmasına neden oldu. Hahnemann, “Nahoş bir var oluş hali, canlılıkta azalma ve bir tür felç durumuyla” sonuçlanan bir “Kahve hastalığından” bahsediyordu. Diğer etkileri arasındaysa melankoli, basur, baş ağrıları ve libido azalması sayılıyordu.

Kahvenin çocuklar ve emziren anneler üzerindeki zararlı etkilerine dair kaygılar vardı. Diş çürümelerinin, çocuklardaki raşitizmin ve emziren annenin  memesindeki hastalığın sebebi olduğu düşünülüyordu.

Kahvenin Sağlığa Olumlu Etkileri Saymakla Bitmiyor…

  • Kahve, düşüncenin gücüne güç katıyor, bilimsel araştırmalarda da yer alan ve kişinin başarısını olumlu yönde etkileyen mucizevi bir tat olduğu biliniyor.
  • Enerji veren bir etkiye sahip bu sayede metabolizmaya katkı sağlıyor ve kilo vermeye yardımcı oluyor.
  • Kahve sağlık bir cildin en önemli sırlarından bir tanesidir.
  • Kanser hücrelerinin oluşumunu engelliyor.
  • “Kolesterollü kişiler için de müjde” diyorum, çünkü kahve kolesterolü düşürüyor.
  • Ağrı kesiciden yarım saat sonra veya yarım saat önce tüketilen kahve, ağrı kesicinin etkisini artırarak ağrıdan çok daha erken kurtulmanıza imkân sağlıyor.
  • Şeker hastası olanlar içinde erken bir uyarıcılık görevini üstleniyor.
  • Kanser türlerinden en çok rastlanılan göğüs kanserlerinin riskini azaltıyor.
  • Siroz hastalıklarında da bu hastalık riskini önleyici etkiye sahip.
  • Kahve içerisinde yer alan antioksidan sayesinde kanser hücrelerinin oluşumunu engelliyor.
  • Bağırsakların canlanmasını ve böylelikle hareketlenmesini sağlıyor, fakat çok da abartmadan içmek gerekiyor.
  • Safra taşı oluşumu riskini ortadan kaldıracak bir etkiye de sahip (2-3 fincan tüketimi yeterli olacaktır.)
  • Nefes açıcı görevini de üstleniyor.
  • Menopozla ilgili sorunların önlenmesinde de büyük etkiye sahip.
  • Şiddeti artmamış olan baş ağrılarını ortadan kaldırır.
  • Beyni uyarıcı etkiye sahip olduğu için dikkat toparlayıcı görevi görür.
  • İdrar atılımını kolaylaştırır.
  • Uyumak istemeyenler için harika bir görevi üstleniyor, uyku kaçırıcı bir etkisi vardır.
  • Moral bozukluğuna ve depresyon anlarına mucizevi bir çözümdür.
  • Kilo problemleri sonrasında oluşan yağlanmalar ve selülitler için harika bir etkiye sahiptir. Bu tür cilt sorunlarını ortadan kaldırır.
  • Kemiklerin güçlenmesine de katkısı vardır.
  • Kan dolaşımı ve solunumuna da katkısı bulunuyor.
  • Cilt kanserlerinin önlenmesinde etkisi vardır.
  • Kalp rahatsızlıklarını da önleyebilecek bir etkiye sahiptir.
  • Sindirim sistemine oldukça büyük oranda katkısı vardır.
  • Mide kanserlerinin riskini azaltır.
  • Nefes açıcı bir etkisi olduğu için astım krizlerine iyi gelir.

CEVAP VER

Lütfen Yorumunuzu Yazınız
Lütfen adınızı buraya girin